5 Ocak 2014 Pazar

FARKINDA MIYIZ ???


Türkiye'nin Çevre Kirliliği Ürkütüyor

     Hava, su ve toprak kirliliği, katı atık, kanalizasyon, gürültü, küçük sanayi atıkları, çevre düzenlemesi ve son günlerde gündeme gelen baz istasyonları, Türkiye genelinde karşılaşılan çevre sorunları. Çevre sorunlarının nedenleri ise bölgelere göre farklılık gösteriyor. Antalya, Aydın, İzmir, Muğla gibi turizm merkezlerinde gürültü kirliliği yoğun turistik yapılaşmadan kaynaklanırken, Kilis’te bunun nedeni at arabaları olabiliyor.

Marmara       Hava, deniz, gürültü, GSM baz istasyonlarının yarattığı elektromanyetik kirlilik ile yeşil alanların korunması, İstanbul’un temel çevre sorunları olarak öne çıkıyor. İstanbul Boğazı yılda 51 bin geminin geçişine ev sahipliği yaparken, Marmara Denizi’ndeki kirliliğin yüzde 11-12’si gemilerin sintine boşaltmasından kaynaklanıyor.
       Sintine boşaltma, başta Antalya olmak üzere diğer sahil kentlerinde de göze çarpan sorunlardan. Rize’de, deniz ve derelerden rastgele ve bilinçsiz kum ve çakıl alınması hidrodinamik dengenin bozulmasına yolaçıyor. Bu dengeyi bozan unsurlardan biri de kıyılardaki hızlı yapılaşma.
       Artvin’de, yapımı devam eden barajlar nedeniyle şehir merkezinde aşırı bir tozlanma yaşanıyor. Siirt’te, başıboş hayvanlar büyük bir sorun olarak nitelendiriliyor. İzmir’in kuzey ilçelerinden Foça ve Aliağa’daki Tüpraş Rafinerisi, Petkim Petrokimya Holding A.Ş, demir çelik haddehaneleri ve gemi söküm tesisleri, hava, su ve toprak kirliliğine neden oluyor.
       Topraklarının ancak yüzde 13’ü ormanlık olan Konya, yüzde 20’si ormanlarla kaplı Türkiye’de “orman fakiri” olarak adlandırılan bölgelerin başında geliyor. Bartın’da, hemen her yıl meydana gelen sel felaketleri de büyük bir çevre sorununu teşkil ediyor.
       Kütahya’da Tunçbilek ve Seyitömer Termik Santrali, Karabük’de Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları A.Ş (KARDEMİR), Muğla’da Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin püskürttüğü duman ve kül birikintileri büyük ölçüde hava kirliliğine neden oluyor. Aralarında Karaman, Niğde, Ardahan, Sivas ve Şanlıurfa’nın bulunduğu, hayvancılığın yoğun olduğu illerde, kent merkezlerinde kalan hayvan barınakları, atıkları ve çevreye yaydıkları pis kokular ile sorunların başında geliyor.
Van Gölü'ndeki kirliliğin önüne geçilmesi için hiçbir çalışma yürütülmüyor.Van Gölü
     
SU KAYNAKLARI TEHDİT ALTINDA
       486 kilometrekarelik yüzölçümüyle Türkiye’nin ikinci büyük tatlı su kaynağı olan Eğirdir Gölü, Türkiye’nin tuz ihtiyacının yüzde 74’ünü karşılayan Tuz Gölü, endemik balık türlerinin yaşadığı Burdur Gölü ve Van Gölü, çevrelerinde bulunan yerleşim birimlerinin kanalizasyon atıkları ve tarımda kullanılan ilaçlar nedeniyle kirleniyor, flora ve fauna sistemi ciddi anlamda tahrip oluyor. Dünyanın ikinci tuz kaynağı olan Tuz Gölü’nün de ciddi önlem alınmadığı takdirde 10 yıllık ömrü kaldığına dikkat çekiliyor.
       Arıtılmayan evsel ve endüstriyel atıksular, Gaziantep’te Sacır Deresi’nde, Kızılırmak’ta, Kars Çayı’nda, Çoruh Nehri’nde, Bartın Irmağı’nda, Sivas’ta Mısmıl Irmağı’nda, Hatay’da Asi Nehri’nde, Osmaniye’de Ceyhan Nehri’nde kirliliğe neden oluyor. Kocaeli evsel atık suları, evsel ve endüstriyel katı atıkları, İzmit Körfezi’ne ve Sapanca Gölü’ne akıtılıyor.
       Kirlenmeden barajlar da paylarını alıyor. Şanlıurfa ve Adıyaman Atatürk Barajı’nı, Gaziantep’in Nizip ilçesi Hancağız Barajı’nı, Kahramanmaraş Sır Barajı’nı, Niğde de Akkaya Barajı’nı atıkları ile kirletiyor. Gediz Nehri, Büyük ve Küçük Menderes Nehri, Adıgüzeller Barajı, Gökpınar Çayı, Çürüksu Çayı, Dalaman Çayı ve Işıklı Gölü de farklı illerin atıklarıyla kirlenen su kaynakları. Su kaynaklarında meydana gelen kirlenme, tarımı da olumsuz yönde etkiliyor.
     
TRABZON’DA GÜNDE 380 TON ÇÖP
       Trabzon’da günde 380 ton çöp, gelişigüzel şekilde deniz, dere, ırmak ve arazilere vahşi depolama şeklinde dökülüyor. Kötü koku, deniz ve akarsuların kirlenmesi, mikrobik ve bulaşıcı hastalıkların oluşmasına zemin sağlayan bu uygulama, Giresun, Gümüşhane, Rize, Bayburt, Zonguldak ve Bartın’da da yapılıyor.
     
DEPREMLE GELEN KİRLİLİK
       Marmara depremini yaşayan Kocaeli, Gölcük, Adapazarı, Yalova, Düzce ve Bolu’da da toplanan 5 milyon ton deprem molozu, ciddi bir çevre sorunu yaratıyor. Yalova’da, çevre sorunlarının ilk sırasında Yalova-Bursa karayolu üzerinde bulunan belediye çöplüğü geliyor. Kent merkezinin içinden geçen, çevredeki ev ve işyerlerinin kanalizasyon atıklarıyla kirlenen Safran, Dereağzı ve Balaban dereleri de önemli çevre sorunları arasında yer alıyor. 

26 Aralık 2013 Perşembe

http://www.change.org/tr/kampanyalar/olimpos-beyda%C4%9Flar%C4%B1-milli-park%C4%B1nda-hidro-elektrik-santraline-hes-hay%C4%B1r

HES'e HAYIR !!!



TÜRKİYE'NİN VE DÜNYANIN SU SORUNU

Sosyal Bağlamda Su Sorunu

Ekonomik faaliyetlerin artması ve yoğun su ve enerji tüketimine dayalı yaşam biçimlerinin
yaygınlaşmasının bir sonucu olarak tüm dünyada çeşitli derecelerde yaşanmakta olan
bir su sorunu vardır. Bu sorunu ortaya çıkaran ekonomik üretim ve yaşam biçimlerinin
ardında ise belirli dünya görüşleri ve ilişki biçimleri vardır. İnsan ile doğa arasındaki ilişki ve
bu ilişkiden yola çıkan dünya görüşleri, birey ve toplum davranışlarını belirlemektedir. Bu
paradigmalar davranışlar üzerinde öylesine belirleyicidir ki aynı fiziksel gerçekliğe bakılıp çoklu sosyal gerçeklikler yaratılır. Dünya su sorunu da böyle fiziksel ve sosyal çoklu bir
gerçekliktir. Bu nedenle bu bölümde ilk olarak insan-doğa ilişkisi içersinde suyun yaşam
kaynağı olma durumundan çıkıp ekonomik bir mala dönüşmesinin temelinde yatan çeşitli
paradigmalar ele alınmaktadır. İkinci olarak da su yönetiminde indirgemeci ve mekanik
bir anlayış olan hidrolik paradigma sorunsalı incelenmiştir

Suyun ‘Ekonomik Değere’ Dönüşümü: Toplum-Doğa Ayrışması
Dünya su sorunu gibi sosyal-ekolojik meseleler söz konusu olduğunda, insanın doğayla
ilişkisini hesaba katmayan çözümler üretilmesi, sorunlara yenilerini eklemeye mahkûmdur.
Bu nedenle, bu bölümde sorunların çıkış noktası olarak da görebileceğimiz insan-doğa
ilişkileri incelenecektir. Su, tıpkı diğer doğal varlıklar gibi sosyal ve ekolojik boyutları
birbirinden ayrı olmayıp birbirini tamamlayan ve iç içe geçmiş bir değerler bütünüdür.
Ancak günümüzde su yönetiminde hâkim olan yönetim yaklaşımları bu bütünleşikliği ve
iç içe geçmişliği büyük ölçüde yok saymaktadır. Bu yaklaşımlar suyun çoklu değerlerini
hesaba katmayan, onu salt ekonomik ve fiziksel bir varlık olarak tanımlayan indirgemeci
varsayımlara dayalı olup, insan ve toplumu doğa varlıklarından ayrı görmektedir. Bu
noktada sorulması gereken ilk soru şudur: Toplum-doğa ayrışması nasıl ve hangi şartlar
altında gelişmiş ve küresel ölçekte hâkim bir konuma gelmiştir?
Doğayı ve toplumu birbirinin zıttı iki yapı olarak kabul eden görüş, insanın çevresi ile
olan ilişkisini şekillendiren en temel varsayımlardan biridir. Doğa-toplum ikili karşıtlığı
üzerine kurulu paradigmalar hemen her alanda ve pek çok toplumda egemen hale gelmiş
ve insanın doğayla ilişkisini hızla ‘insanın doğaya egemenliği’ biçimine dönüştürmüştür.
Doğal varlıklar, onlara bağlı yaşayan halkların ‘yaşamsal üretimi’ için kullanılır olmaktan
hızla uzaklaşmakta, küresel ekonominin nesneleri haline dönüşmektedir.
İnsanlığın su ile olan ilişkisinin yönü endüstrileşme ile birlikte ciddi bir değişim sürecine
girmiştir. Tarihin başlangıcından beri suya atfedilen çoklu değerler hızla kaybolmakta,
yerlerini suyun ekonomi döngüsü içinde girdi ve ürün olarak yeniden tanımlandığı değerler
almaktadır. Suyun değer kaybı Avrupa’da 18. yüzyılda ortaya çıkan endüstrileşmenin 20.
yüzyılda küresel bir kimlik kazanması (Giddens 1991) ile hızlanmıştır. Böylesine karmaşık
ve uzun bir süreci bir iki cümleyle özetlemek elbette ki zordur ve bunun ister istemez
indirgemeci sonuçları olacaktır. Ancak, endüstrileşme yanlıları doğal kaynakları yaşamsal
değil ekonomik üretim için kullanmanın zeminini oluşturabilmek için endüstrileşmenin
önünde engel olarak var olan feodalizmi hedef almak zorunda kalmıştır. Çünkü en basit
anlatımla feodalizmde doğal kaynaklar, onlardan faydalanan halklarıyla birlikte asillere ait
olan, babadan oğula devredilen ve aidiyetleri dinsel bir meşruluğa dayanan bütünlerdi.
Her ne kadar serbest ticaret var ola gelmişse de, ekonominin temelinin toprak olduğu
bu siyasi biçimde üreten kesimin emeği kölelerden başlayıp hizmetlilere ve toprak sahibi
asillere kadar uzanan bir yelpazede ödenmekteydi.
Feodal yapıların teknolojik gelişimin de tetiklediği endüstrileşmenin önünde kısıtlayıcı
bir engel olması, sonlarını hazırlamıştır. Feodalizmin temelinde yatan adaletsizlik,
bundan çeşitli şekillerde rahatsız olan belirli kesimler tarafından yüzyıllar içinde defalarca
problematize edilerek toplum ve yönetim yeniden tanımlanmıştır. Halkın görece çok
küçük bir ayrıcalıklı azınlık karşısında ezildiği feodalizmin karşısında eşit haklara dayalı bir
yönetimle halkı güçlendirmeyi hedefleyen milliyetçilik hareketi kısaca özetlediğimiz bu
şartlar altında ortaya çıkmıştır.

Türkiye’de su sorunu
Bu bölümde, bir önceki bölümde incelenmiş olan dünya su sorununda olduğu gibi su
sorunun fiziksel ve sosyal durumu Türkiye ölçeğinde incelenmektedir. İlk kısımda Türkiye
sınırları dâhilindeki tatlı su kaynaklarının nicel ve nitel değerlendirilmesi yapılmaktadır.
Türkiye’deki yeryüzü ve yeraltı suları, bunların maruz kaldıkları tüketim ve kirlenmenin
boyutları ve Türkiye’de su kaynaklarının paylaşımı konuları ele alınmaktadır.
İkinci kısımda ise Türkiye’deki su sorunun çeşitli sosyal boyutları incelenmektedir. Bir
başka ifade ile ülkenin dünyada yaşanmakta olan su krizinin neresinde bulunduğu
sorusuna cevap aranmaktadır. Önemli olduğu kadar da karmaşık bir mesele olan su

sorunu, sosyal boyutlarının anlaşılırlığı oranında çözüme kavuşabilir. Türkiye’de su sorunu:

 *milli güvenlik meseleleri (önemli amaçlarından birinin de PKK ile mücadele
olduğu söylenen güvenlik barajları gibi),
 *bölge ve küre ölçeğinde izlenen uluslararası politikalar (Fırat-Dicle Havzası
çerçevesinde Türkiye Suriye ilişkileri ve AB uyum sürecinde yaşanan politik
değişimler gibi),
 *su ve enerji politikaları (Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası kurum ve
kuruluşlarla girilen işbirlikleri sonucu özelleştirme yanlısı politikaların adapte
edilmesi gibi),
 *tarım ve endüstri (enerji ve turizm sektörü de dâhil olmak üzere) sektörlerinin
gelişimi,
 *nüfus artışı, plansız kentleşme ve alt yapı sorunları,
 genelde doğal kaynaklar, özelde su yönetim yapıları (merkezi ve yerel yönetimler
arasındaki ilişkiler ve bunların anahtar aktörleri),
 *küresel iklim değişikliğinin ülkedeki doğal kaynaklar üzerindeki etkileri,
gibi çeşitli bileşenlerden oluşmaktadır. Bu bileşenler, yukarıda bahsi geçen soruya cevap
aramada önemli birer yol gösterici rolü oynamaktadır.
*Talep artışı(artan nüfus ve gelişime bağlı)
*Tarımsal sulama
*Şebeke sistemlerinde kayıp ve kaçaklar






Sözlük


-A-
ACI SU : Hafif tuzlu su.
AÇIGA ÇÖP DÖKME: Atıkların rahatsız edici kokulara, su, toprak ve hava kirliliğine yol açacak biçimde açık alanlara dökülmesi.
AÇIK ALAN: Ya imar görmemiş ya da konutlardan ve diğer yapılardan nispeten arınmış toprak parçası; insanın faaliyet gösterdiği çevrenin karşıtı olan arazi de bu kavrama dâhildir.
AÇIK BOŞALTIM:İşlem görmüş yâda görmemiş atık suyu ya da diğer sıvı atıkları doğrudan doğruya alıcı ortama ileten taşıyıcı ya da boru hattı.
AÇIK MADEN OCAĞI İŞLETMECİLİGİ: Kömürün yâda diğer madenlerin sığ derinliklerden toprağın ve kayanın üst katmanı kaldırılarak çıkarılması. Yüzey madenciliği olarak da adlandırılır.
AÇIK YAKMA: Atık miktarını (hacmini) azaltmak amacıyla çöplük alanlarında yakılması işlemi.
AFET ALANLARI: Deprem, heyelan, çığ, orman yangını ve taşkın gibi doğal afetlere yatkın alanlar.
AĞIR METALLER: Kurşun, cıva, çinko v.b. gibi çevre açısından tehlikeli nitelik taşıyan metaller.
AKIŞKAN ATIK:Evsel veya endüstriyel işlemlerden kaynaklanan, arıtım öncesi ya da sonrası çevreye bırakılan sıvı atıklar.
AKIŞKAN YATAK: İçinden hava ya da bir gaz üflenen ince parçacıklardan oluşan katı madde yatağı. Üflenen hava ya da gazın denetimi katı maddenin bir sıvı gibi davranmasına yöneliktir.
AKIŞKAN YATAK YANMASI: Sıvı yakıt ya da küçük kömürün sıvılaştırılmış yatakta yakılması. Bu süreç daha düşük ısıda yanmanın oluşmasını sağladığından, daha az miktarda nitrojen oksit üretimine yol açtığı gibi, sürece kireçtaşı ilavesi ile de kükürt oksitlerin yatak içinde oluşmayarak atmosfere atılması olanağını ortadan kaldırır.
AKIŞKANLIK:Sıvının akış hızını belirleyen özelliği.
AKİFER: Suyun çok uzak mesafelere gitmesini sağlayan, yeraltı sularını pınarlara ve kuyulara ileten gözenekli toprak yada jeolojik oluşum.
AKTİF ÇAMUR SÜRECİ: Atık su arıtma tesislerinde kullanılan, aerobik biyolojik arıtma süreci.
AKTİF KARBON:Endüstriyel baca gazlarından kaynaklanan kokuların ve zehirli maddelerin giderilmesine yönelik adsorbsiyon sürecinde kullanılan madde.
AKUSTİK ÇEVRE:Belli bir ses kaynağını kuşatan çevre.
ALBEDO:Yeryüzünün güneş ışığını yansıtma yüzdesi. Havadan alınan bir örnekteki katıların yansıtıcı niteliğiyle ilgili bir ölçü.
ALÇAK ARAZİLER:Bir akarsu kanalına bitişik ve ondan biraz yüksek arazi.
ALD : Yaklaşık öldürücü doz.
ALERJİ YAPICILAR:Alerjiye yol açan maddeler.
ALICI :Kirlilikten dolayı belirli risklere maruz bulunan canlı ya da cansız nesne.
ALICI SULAR: İşlemden geçirdikten sonra sıvı ya da katı kirleticilerin içine boşaltıldığı su oluşumları.
ALINTI:Bir başka alanda dolgu malzemesi olarak kullanılmak üzere bir yerden (alandan) kazılıp alınan malzeme.
ALIŞMA :Canlı bir organizmanın yeni bir çevreye alışma ya da o çevreye dayanıklı hale gelme süreci.
AMONYAK : Endüstriyel süreçlerde ve gübre üretiminde kullanılan zehirli, tahriş edici gaz.
ANA KANAL:Büyük bir bölge için kolektör işlevi gören lağım kanalı.
ANA KAYA:Toprağın altında bulunan yekpare kaya
ANOKSİYA:Oksijen yetersizliği.
ANTİMİKROBİYAL:Mikrobiyal büyümeyi önleyen kimyasal ya da biyolojik maddeler.
ARITMA [Treatment] Atık su veya gazların kirleticilerden temizlenmesi işlemlerinin tümü.
ARTMA: Cansız maddenin dış yüzeyine doğal etkilerle çeşitli maddelerin eklenmesiyle oluşan büyüme süreci.
ASBEST KİRLİLIGİ: Çimento sanayiin­den ve otomobillerdeki fren balatalarının aşınmasından kaynaklanan emisyonların yol açtığı asbest kaynaklı hava kirliliği.
ASİDOFILİK: Asitte yada asitli koşullarda yaşayan.
ASIT TORTULLANMASI:Normal düzey­lerden daha fazla asidite taşıyan yağışla toprak veya yüzey sularında pH azalması ve asitleşme. Bk. ASİT YAGMURU.
ASİT YAĞMURU:Esas olarak. Sanayi tesis­lerinden, konutların ısıtılmasından ve otomobillerden kaynaklanan, sülfür ve azot oksitleri içeren su buharı emisyonlarının yol açtığı asit çökelmesi.
ASİTLENME:Toprağın ve suyun asitli emisyonlarla kirlenmesi.
ASİTLİ TEMİZLEYICİ:Metalyüzeyleri temizlemek için kullanılan endüstriyel atık su.
AŞINMA:Yüzeylerin çeşitli nedenlerle aşınması.
ATIĞIN YENİDEN İŞLENMESI:Yeniden kullanmak amacıyla atık maddelerin toplanması ve işleme tabi tutulması; kâğıdın, camın, alüminyum un ve plastiğin yeniden işlenmesi gibi.
ATIK:çevre de başkalaşmaya yol açacak miktarda çevreye boşaltılan, sıvı, katı, gaz ya da radyoaktif istenmeyen her tür madde.
ATIK GÖMME :Atığın toprak katmanları arasına gömülmesinden ibaret, katı atık tasfiyesinin en yaygın yöntemi; Atıkların gömüldüğü çukur.
ATIK SU:Konutların pissu ve lağım sularından, endüstriyel sıvı atıklardan ve sel sularından kaynaklanan sıvı atık.
ATMOSFER KiRLiLiĞi:Temelde insan faaliyetlerinin sonucu olarak, doğrudan doğruya atmosfere verilen yada atmosferde kimyasal tepkimeler sonucu oluşan gaz ve partikül maddelerin yol açtığı kirlilik oranı.
ATMOSFER BULANIKLIĞI(TOZLULUGU) :Belli bir yerin havasındaki yoğunlaşmış toz parçacıkları.
ATMOSFERİK SAPMA ORANI:Atmosferin alt tabakasında yüksekliğin artması ile oluşan ısı düşmesi oranı.
ATOM ENERJİSİ:Nükleer tepkime sırasında serbest kalan enerji. Nükleer enerji.
AYRIŞTIRICILAR [Decomposers] Biyolojik bozulma yaratan, bakteriler ve mantarlar gibi ayrıştırıcı organizmalar.
AZALTMA:Kirlilik düzeyini düşürmek için uygulanan yöntem.
AZGELİŞMİŞ ALAN: Ekonomik ve fiziksel gerileme gösteren bölge.
AZOT DÖNGÜSÜ:Atmosferdeki azotun bitkiler tarafından özümlenmesi, sonra topraktan geçerek atmosfere dönmesi süreci. Azot, proteinlerin önemli bir bileşenidir ve bu nedenle hem bitkiler hem de hayvanlar için gereklidir.
-B-
BACA ATIKLARI :Sanayi bacalarından yayılan gazlar ve asılı parçacıklar.
BACA DUMANI :Bacadan çıkan değişik biçimlerde atmosfere dağılan gözle görülebilir duman emisyonu.
BACA ETKİSİ: Isıdaki değişmenin gazlarda yol açtığı yukarıya yönelik hareket.
BACA GAZI:Yanmadan sonra bacalardan çıkan ve azot oksitleri, karbon oksitleri, su buharı, sülfür oksitleri, parçacıklar ve birçok kimyasal kirletici madde içeren duman.
BAKİR BÖLGELER:İnsan yerleşimlerinin ya da uygarlıkların ulaşmadığı topraklar. Karaların üçte birinden fazlası hala bakir bölgedir ve bunların en genişleri Grönland ve Antarktika' da bulunmaktadır.
BAKTERİ :Klorofilsiz, tek hücreli ya da ipliksi mikroorganizma; bakteri havada, toprakta ve denizde ayrışan maddede oluştuğu ve bozunma sürecine yardımcı olduğu için kirlilik kontrolü açısından büyük önem taşır.
BALIK KATLİAMI: Büyük miktarda balığın topluca imhası.
BALYALAMA:]  Çöpü    sıkıştırarak katı, Yüksek yoğunlukta bloklar haline getirme süreci.
BANKET :Eğilimli bir yüzeyden gelen drenaj ı stabilize etmeye yada denetlemeye yardımcı olan, insan yapımı taraça.
BARAJ: Suyun doğal akışına engel oluşturarak bir nehrin ya da akarsuyun akış yönünü denetlemeye yönelik duvar, kıyı yâda başka tür bir yapı.
BARİYER: Biyotanın göçme ya da günlük hareketini engelleyen etken
BATAKLIK GAZI:Bataklıklarda ve turbalıklarda oluşan gaz (esas olarak metan).
BATAKLIKLAR:En azından belli bir süre haliç ve kıyı sularıyla kaplanan kara-su alanları.
BATIRMA: Petrol döküntülerini denetleme işlemi; bu işlem, kum, tebeşir, işlenmiş uçucu kül, çimento tozu vb. kullanılarak petrolün fiziksel olarak batırılmasıyla gerçekleştirilir.
BATYAL : Göllerin ve okyanusların en derin tabakasıyla ilgili.
BEKLETME HAVZASI:Taşkını önlemek için sel suyunu denetimli biçimde tutup bırakmaya yönelik havuz ya da depo.
BENTOS: Deniz dibi bölgesinde yaşayan yâda burada oluşmuş hayvan ve bitki yaşamı.
BENZEN :Kanser yapan endüstriyel çözücü.
BENZEŞİM; SİMÜLASYON:Doğal bir sürecin laboratuar koşullarında yâda bilgisayar modeli kullanılarak sınanması.
BESİN AĞI:Karşılıklı bağlantı içindeki besin zincirleri dizisi.
BESİN ZİNCİRİ:Her halkanın bir öncekinden beslendiği ve enerji sağladığı, buna karşılık bir sonrakine besin ve enerji aktardığı organizmalar zinciri.
BESİN ZİNCİRİ BASAMAĞI:Bir hayvanın besin zincirindeki yeri.
BEZ FİLTRE: Endüstriyel emisyonlardan kaynaklanan tozu ve parçacıkları tutan, evlerdeki elektrikli süpürge torbasına benzer, kumaştan yapılma aygıt.
BİRİNCİL HAVA KİRLETICİLER:Atmosfere doğrudan verilen hava kirleticileri.
BİRİNCİL İŞLEM:İşlenmemiş lağım suyunu arıtmanın en yaygın biçimi; kaba ve katı maddelerin ayrıldığı ön işlem.
BİYOKÜTLE: Belli bir alan ya da hacimdeki canlı organizmaların toplam kütlesi ya da miktarı.
BİYOLOJİK ARITMA:Atık suyun mikroorganizmalar kullanılarak arıtılması.
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK: Organiz­maların çeşitlerinin alan ya da hacim birimi başına sayısı; belli bir zamanda belli bir yerdeki türlerin bileşimi.
BİYOLOJİK DENGE:Hayvanlarla bitkiler, bitkilerle bitkiler ve hayvanlarla hayvanlar arasındaki denge.
BİYOM:Belli bir doğal ortam ve iklimdeki bütün canlı organizmalardan oluşan karmaşık topluluk.
BİYOMETRİ:Biyolojik sorunların incelenmesinde istatistik yöntemlerin uygulanması.
BİYOSFER:Gezegenimizin ve atmosferinin yaşam kaynağı bütün bölümlerini içeren alan.
BİYOTİK: Bir çevredeki bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalarla ilgili.
BORU HATTI:Değişik maddeleri uzak mesafelere ileten, pompalama donanımı, vanaları ve diğer makinaları ile birlikte boru şebekesi.
BOŞALTIM:çevreye bırakılan bütün kirleticiler
için kullanılan terim. Gaz boşaltımlar emisyon, sıvı boşaltımlar ise sıvı atık (effluent) diye de adlandırılır.
BOZULMA:Bir doğal kaynağın kirlenmesi süreci.
BOZULMAMIŞ ALAN:İnsan etkinlikleriyle değiştirilmemiş doğal alanlar.
BUHAR :Atmosfer ısı ve basıncında sıvı ya da katı durumda bulunan maddelerin gaz hali.
BULANIKLIK:Suda ve havada asılı bulunan maddelerin neden olduğu, güneş ışınlarının ortama girme ve bitkilerin büyüme düzeylerini denetleyen, içme suyu kalitesi açısından çok zararlı ortam koşulları.
BÜYÜME TEORİSİ:Kentlerde ve bölgelerde yerleşim, büyüme ve toprak kullanımı modelleri konusunda kent bilimcilerinin oluşturdukları teoriler.
-C-
CANSIZ ÇEVRE:Doğadaki fiziksel ve cansız kimyasal unsurlar. Örnek: toprak, su, atmosfer.
CIVA:Besin zincirlerinde, özellikle tatlı su ve deniz organizmalarında yoğun olarak bulunabilen ve zararlı etkilere yol açan zehirli metalik eleman.
-Ç-
ÇALKANTl:Gelişigüzel hava veya su sirkülâsyonuna neden olan inişli çıkışlı devinim. Nedeni genellikle akış alandaki pürüzlülük ve engebeliktir.
ÇAMUR: Atık suyun arıtılması sırasında süzme, çökeltme yâda biyolojik arıtma sonucu oluşan yoğunlaşmış katı.
ÇENTME (YONTMA): Yongalar ya da parçalar haline getirme.
ÇERÇEVE YAKLAŞIM:Kirletici emisyon­larının denetimi bağlamında amaçlanan sınırlamaların uygulanmasında, belirli kirleticilerin çıkış kaynaklarından ziyade bunların etkiledikleri alanların ele alınması gerektiğini savunan yaklaşım.
ÇEVRE: Bir organizmanın var olduğu ortam yada koşullar. Bu çevre doğal fiziksel öğeleri, ayrıca organizmanın etkileştiği insan ürünü koşulları içerir.
ÇEVRE ANALİZİ: Belirli bir arazinin topografik, hidrolojik, jeolojik ve kültürel özellikleri gibi çevresel özelliklerinin incelenmesi.
ÇEVRE DOSTU:Ürünlerde normal olarak bulunan zararlı öğelerden bazılarını tasfiye etmek amacıyla tasarlanmış ya da değiştirilmiş ürünleri ifade etmek için kullanılan terim.
ÇEVRE KORUMA: Potansiyel olarak tehlikeli atık maddelerin çevreye boşaltılmasının asgariye indirilmesi yada önlenmesi amacıyla kaynakların yönetimi.
ÇEVRE KALİTE STANDARDI:Bir çevre de bir kirletici için İzin verilebilir en yüksek düzey ya da çevrenin bazı vasıfları için kabul edilebilir en düşük düzey.
ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ:çevre mühendisliği, çevrenin korunmasına, kirliliğin azaltılmasına vb. elverişli teknoloji sistemlerinin tasarlanmasını ve çevre süreçlerinin incelenmesini, ayrıca belirli binaların bu açıdan iç tasarımlarının gerçekleştirilmesini içerir.
ÇEVRE YOLU:Kentsel bir alanı çevreleyen, ana ulaşım arterlerine bağlı yol.
ÇEVRESEL ETKİ DEGERLENDİRMESİ:Yeni gelişme ve projelerin çevreye olabilecek sürekli ya da geçici potansiyel etkilerinin, sosyal sonuçları ve alternatif çözümleri de içine alacak biçimde analizi ve değerlendirilmesi.
ÇEVRİLME (İNVERSİYON):Atmosferin aşağı tabakalarında gerçekleşen ve soğuk hava katmanının daha yukarıdaki sıcak hava katmanı tarafından tutulmasıyla oluşan atmosfer olayı. Rüzgar olmadığı zaman, kirleticilerin dağılması olanağı bulunamaz ve büyük hava kirliliği olayları gerçekleşebilir.
ÇÖKELME:Elektrik alan etkimesi ya da ısısal değişme sonucunda, parçacıklann içinde asılı bulundukları gaz akıntısından ayrılması işlemi.
ÇÖKELTME:Katıların yerçekimi nedeniyle çökelmesi doğal süreci; atık suyun işleme tabi tutulmasında, erozyon güçleri aracılığıyla parçacıkların ayrılması ve taşınması süreci.
ÇÖKELTME TANKI:Çökeltilebilir katıların atık sudan ayrıldığı atık su işleme tesisinin bir bölümü.
ÇÖLLEŞME: Genellikle aşırı otlatma, yaygın ormansızlaştırma ya da aykırı tarım ve sulama uygulamaları sonucunda toprağın çöl haline gelmesi süreci.
ÇÖP:Evlerden yâda ticari amaçla gıda hazırlanması ve kullanılmasından kaynaklanan hayvan, sebze ve meyve atığı; genelde tüm atık ürünler için kullanılır.
ÇÖP BOŞALTMA:Çöpün açık alanlara dökülmesi.
ÇÜRÜME: Anaerobik haldeki maddenin organik ayrışması; bu süreç sonunda kötü kokulu gazlar ve oksitlenmesi tamamlanamamış ürünler oluşur.
-D-
DAĞILMA :Sözgelimi, bir doğal kaynaktaki yoğunlaşmış kirleticinin yayılma süreci.
DALGA GÜCÜ:Deniz suyu devinimlerinin oluşturduğu gücün enerji üretiminde kullanılabileceği, potansiyel yenilenebilir enerji kaynağı.
DALGAKIRAN:Bir limanı akıntılardan ve gelgitlerden korumak amacıyla gelgite açık koylarda, göllerde yada ırmaklarda gerçekleştirilen yapı.
DAMITMA TESİSLERİ :Tuzlu suyu içme suyuna dönüştüren büyük ölçekli tesisler.
DARBE ÖLÇER : Maddeleri çarpma noktasında toplayan ve ölçen alet.
DEĞİŞİM DERECESİ : Isı, basınç, yoğunluk, nem gibi çevreyi etkileyen bir niceliğin değerindeki değişme.
DEMOGRAFi : Genellikle istatistik teknikler kullanılarak nüfusun incelenmesi.
DEMOGRAFiK GEÇİŞ :Genellikle ekonomik ve toplumsal gelişmeye bağlı olarak, belli bir nüfusun doğum oranında gözlenen düşme eğilimi.
DENGELİ NÜFUS: Değişmeyen nüfus; belli bir sürede doğum sayısı ölüm sayısına eşit olan nüfus.
DENİZ DİBi BÖLGESİ [:Hem kıyı hem de derin deniz tabanı olmak üzere, bütün okyanus dibini kapsayan deniz bölgesi.
DENİZ DİBİSONDAJI :Pahalı donanım ve yüzer platformlar kullanarak deniz altından petrol ve gaz çıkarılması.
DENİZ EKOSİSTEMİ:Okyanusların ve denizlerin ekosistemleri; pellajik ve bentik bölümler olarak ikiye ayrılır.
DENİZ KİRLİLiĞİ SÖZLEŞMESİ :Uluslararası Deniz Kuruluşu'nun (IMO) önderliğinde kabul edilen ve yakıt taşıyan tankerlerin deniz kirliliğine yol açmalarını önlemek amacıyla oluşturulan sözleşme.
DENİZ SEDDİ:Sahili koruyan ve iç kısımlara yönelik taşkınları önleyen, sahil şeridindeki sağlam duvar.
DENİZE ÇÖP DÖKME:Lağım çamuru, taranmış materyal, sanayi atıkları ya da diğer maddelerin de içinde bulunduğu atıkların denize dökülmesi.
DEPREM ZARARLARININ AZALTILMASI: Tahmin, uyarı sistemleri ve özellikle depreme dayanıklı yapı İnşası gibi yöntemlerle, depremlerin insan yaşamına ve mallara verebileceği zararların asgariye indirilmesi.
DERİN DENİZ DİBİ BÖLGESİ:Okyanusun en derin yerleri.
DERME ÇATMA KONUT:Genellikle hemen kar etmek için yetersiz malzeme ve işçilikle inşa edilen konut.
DESİBEL:Sesin şiddetinin ölçülmesinde kullanılan uluslararası birim. Kısaca dB olarak yazılır.
DETERJANLAR:Yaygın olarak kullanılan, yüzey aktif temizleme maddesi. Bakterileri ve organizmaları da yok eden deterjanlar su kirliliğinin başlıca nedenlerinden biridir.
DEVRİ SÜREÇ:Atıkların yeniden işlenip kullanılır hale getirilmesi; atıkların yeniden kullanımı.
DEVRİDAİM[Flow through]Kesintisiz dolaşım.
DEZENFEKSİYON:Hastalık yapıcı organizmaların, sözgelimi, klorlama yoluyla yok edilmesi.
DİNLENME SİSTEMİ:Topluluğa dinlenme eğlenme olanakları sağlayan tesislerin ve programların bütününü ifade etmek için kullanılan terim.
DİYALİZ:Atık su arıtımında kullanılan, büyük organik parçacıkları küçüklerden ayırma yöntemi.
DOĞAL KORUMA ALANI: Doğal çevrenin koruma ve inceleme amaçlarıyla korunduğu alan.
DOĞAL AYIKLANMA: Bazı organizma­ların belirli bir çevrenin koşullarına daha iyi uymalarından ötürü çoğalarak yaşamlarını sürdürmesi.
DOĞAL GAZ:Yerkabuğunun altında, belli jeolojik oluşumlarla gerçekleşen, metan ve hidrokarbonlar içeren yakıt.
DOĞAL KAYNAK:Çevrede doğal olarak gerçekleşen su, hava ve gaz gibi kaynaklar.
DOLGU:Set erozyonunu önlemek için düzensiz biçimde bir araya konmuş kırık kaya, taş yâda betondan yapılma duvar.
DOM : Çözünmüş organik madde.
DUMAN:Buharların              yoğunlaşmasından     yâda kimyasal tepkimeden oluşan, genellikle 5 mikrondan küçük solunabilir ve bulut görünümündeki uçucu katı parçacıklar.
DUMANÖLÇER:Baca ve egzos gazlarının. Yoğunluğunu ölçmeye yarayan aygıt.
DÜNYA ÇEVRE VE GELİŞME KOMİSYONU:Ekonomİk gelişmeyi yadsımayan, ancak dünya çevresini tehdit etmeyen çevre ve enerji politikalarının benimsenmesi gerektiğini savunan Brundtland Raporu'nu hazırlayan, Birleşmiş Milletlerin oluşturduğu bir komisyon.
DÜZEY:Yer seviyesi.
-E-
EKOLOJİ :Organizmaların birbirleriyle ve çevre­leriyle olan ilişkileri inceleyen bilim dalı.
EKOLOJİK KONUM: Bir türün yaşamını sürdürmesi için gerekli tüm koşulları sağlayan ekolojik yaşama ortamındaki yeri.
EKOSFER: Yeryüzünün canlıları içeren bölümü; biyosfer ve karşılıklı etkileşimin söz konusu olduğu atmosfer, hidrosfer ve litosfer kesiti.
EKOSİSTEM:Birbirleri ile ve cansız ortamla ilişki içinde olan kendi içinde yeterli bitki ve hayvan topluluğu.
ELEKTRODİYALİZ:Suyun tuzunun gideril­mesinde kullanılan elektrokimyasal işlem.
ELEME : Yüzen ve asılı duran iri katı maddeleri lağım suyundan bir tür elek kullanarak gerçekleştirilen ayırma işlemi; bir kom posttan yabancı maddelerin ayrılması.
EMiSYON:Gaz yada gaz ve partikül karışım­larının atmosfere verilmesi.
ENDEMİK:Belirli bir bölgenin yerli türü.
ENDÜSTRİYEL ATIK:Endüstriyel işlemler sonucunda ortaya çıkan atık, özellikle sıvı atıklar. Bu atıkların hava, toprak ve su üzerinde olumsuz etkileri vardır.
-F-
FAUNA:Jeolojik bir dönemle yada yöreyle ilgili, insanlar dışındaki hayvanların tümünün yaşamı.
FERAL : Yabani koşullarda yaşayan hayvanlar ya da bitkiler.
FİZİKO-KİMYASAL ARITIM:Atık su arıtımında pıhtılaştırma, yumaklaştırma ve çöktürme gibi fiziksel ve kimyasal süreçleri içeren arıtım basamaklarının tümü.
FLOR :Klora benzer, tepkime yapan gaz.
FLORA : Bir jeolojik dönem yâda yöre ile ilgili bitki yaşamı.
FOSİL YAKITLAR [Fossil fuels] Kömür, petrol, doğal gaz vb. gibi doğal organik yakıtların tümü. Fosil yakıtlar bitki ve hayvan maddesinin milyonlarca yıl boyunca toprak altında ayrışmasından oluşur.
FOTOSENTEZ:Klorofil içeren bitkilerin atmosferdeki karbondioksitten ve sudan, güneş ışığını enerji kaynağı olarak kullanarak karbonhidrat oluşturması, serbest kalan oksijenin ise atmosfere bırakılması süreci.
-G-
GARP:ÇGlobal Atmosfer araştırması programı.
GIDA KATKI MADDELERİ:Gıda maddelerine dayanıklılık, çekicilik, kıvam, tat yada hazırlama kolaylığı dağlamak için, hazırlanmaları yada işlenmeleri sırasında özellikle katılan maddeler.
GİRDAP:Havanın ve su akımlarında türbülansın neden olduğu her türlü boyutta anafor hareketi.
GİRDİ:Girdi, kirlilik bağlamında, bir ortama bulunan ve çevre için zararlı kirleticiler içeren her tür gaz ya da sıvı atıkları ifade eder.
GİZLİ YAĞIŞ:Potansiyel bir kirlilik nedeni oluşturan ve ağaçlarla bitkileri etkileyen, yağmur dışındaki nem durumu.
GÖLET:Genellikle gölden küçük ve havuzdan büyük, doğal yada yapay olarak yapılmış su oluşumu.
GÜBRELER:Eknlerin büyümesini sağlamak için toprağa eklenen maddeler. Doğal organik gübreler hayvan gübresi, kompost ve telaş içerir; inorganik gübreler ise ezilmiş kireçtaşı, alçıtaşı, kükürt ve kaya fosfatı içerir. Bunun yanı sıra sentetik olarak üretilen büyük miktarlarda azot, potasyum, fosfor ve sülfür bileşikleri kullanılır.
GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ:İnsanlar üzerinde olumsuz fizyolojik ve psikolojik etkiler yaratan, arzu edilmeyen sesler. Gürültü kirliliğinin başlıca kaynakları arasında uçakların çalışması, yol trafiği, inşaat ve ağır donanım bulunmaktadır.
-H-
HALİÇ: Gelgit olayı
HAVA KALİTE STANDARTLARI:Bir bölgede belirli bir zaman sürecinde aşılmaması gereken hava kirletici konsantrasyonları.
HAVA KALİTESİ YÖNETMELİĞİ:Hava kalitesi standartları ve diğer tedbirleri içeren yönetmelik.
HAVA KALİTESİNİN İZLENMESİ:Hava kaynağından sürekli örnek alınması ve analiz edilmesi.
HAVA KİRLİLİĞİ:Toz, gaz, sis, koku, duman ya da buhar kirleticilerin insan, bitki ve hayvan yaşamına yada maddi nesnelere zarar verecek, yada yaşamdan, maddi nesnelerden rahatça yararlanmasına engel olacak miktar, yoğunluk ve zamanda atmosferde bulunması.
HAVA KİRLİLİĞİ DENETİMİ:Temiz hava kriterlerinin ve standartlarının saptanması ve uygulanması.
HAVA KİRLİLİGİ OLAYI: Hava Kirliliği Salgını diye de adlandırılan ve günlerce devam eden akut hava kirliliği olayı.
HAVA KUŞAGI:Belli bir yörenin atmosfer kuşağı ] (bölgesi).
HAVALANDIRMA:Özellikle atık su arıtma sürecinin bir bölümü olarak, havalı koşulların yaratılması amacıyla suya hava verilmesi.
HİDROGRAFİK ARAŞTIRMA:Deniz­cilik, mühendislik projeleri yâda diğer amaçlarla kullanılmak üzere, bir su oluşumunun fiziksel özellikleriyle ilgili veri elde etmek için yapılan araştırma.
HİDROKARBONLAR:Genellikle fosil yakıtlarda ve bu maddelerin kısmen yanmasından oluşan ürünlerde, sözgelimi petrolle işleyen taşıtların egzoz gazlarında bulunan ve yalnızca karbon ve hidrojenden oluşan organik bileşikler.
HİDROLOJİK DÖNGÜ :Suyun yeryüzüyle atmosfer arasındaki sürekli dönüşümü.
HİDROSFER :Yeryüzünün okyanuslar, göller ve ırmaklar gibi sudan oluşan bölümü.
HURDA :Çöp, kullanılmamak üzere atılan şey.
-I-
IRMAK HAVZASI :Diğer drenaj havzalarından bir dağıtım bendi ile ayrılan ırmağın drenaj havzası.
havayı ve kirleticileri tutan bir sis kubbesi oluşumuna yol açan olumsuz durum.
ISKARTA : Madencilik çalışmalarının sonucunda ortaya çıkan atık materyal; su oluşumlarından taranarak çıkarılmış materyaller için de kullanılır.
-İ-
İÇ SULAR: Denizler ve okyanuslar dışında yeryüzündeki tüm su kaynakları.
İKİNCİL HAVA KİRLETİCİLERİ:Atmosfere bırakılan birincil hava kirleticileriyle atmosferde doğal olarak bulunan kimyasal maddelerin tepkimeye girmeleri sonucu oluşan hava kirleticileri. Bk. Birincil Hava Kirleticileri.
İKİNCİL İŞLEM:Çökelmeden sonra, aktif çamur veya çürütme gibi biyokimyasal işlemlerle endüstriyel veya evsel atık suyun arıtılması.
İMARLI ALAN:Su sağlanarak, kanalizasyon sistemi, yolları ve diğer temel donanımı oluşturularak daha yararlı hale getirilmiş toprak.
İNSAN EKOLOJİSİ:Bireylerin ve insan topluluklarının kendi çevreleriyle olan ilişkisini inceleyen ekoloji dalı.
İNSAN YERLEŞİMİ:Bir insan topluluğunun mesken tuttuğu yer. Geçici nitelikteki, kamp yeri gibi yerler bu tanımın dışındadır.
İYONLAŞMA :Nötr bir atomun yâda atom grubunun elektron kaybı yâda kazanılması yoluyla elektrik yüklü hale gelmesi süreci.
İYONOSFER :Atmosferin yer yüzeyinden 80 kilometre ve daha yukarıdaki tabakaları.
İZ BÖLGESİ :Uçak gürültüsünden akustik açıdan etkilenen alan.
-J-
JEOLOJiK HARİTA :Kaya oluşumları ile fay hatları gibi diğer fiziksel özelliklerin dağılımlarını ve aralarındaki ilişkileri gösteren harita.
JEOLOJİK TEHLIKELER :Faylar, yanar­dağlar, heyelanlar, depremler ve toprak çökmeleri gibi, doğal kökenli yâda insan faaliyetinin yol açtığı tehlikeli jeolojik koşullar.
JEOSFER :Yeryüzünün, atmosfer, hidrosfer ve biyosfer dışındaki katı, cansız bölümü.
JEOTERMAL ENERJİ :Belli elemanların radyoaktif ayrışmasından oluşan, yeryüzünün iç ısısı; bu ısı, potansiyel olarak büyük ve aslında ulaşılmamış bir enerji kaynağıdır.
-K-
KAHVERENGİ DUMAN:Fosil yakıtların nispeten düşük ısıda yanmasından oluşan ve siyah dumandan daha az yoğun duman.
KALINTl:Katı atığın işlenmesi sonucunda ortaya çıkan nihai ürün; yakma işleminden sonra fırında oluşan katı maddelerden ibaret kalıntı.
KANAL:Suyun belirli bir doğrultuda akmasım sağlayan doğal yada yapay oluşum.
KANALİZASYON SİSTEMİ:Atık suyun toplanmasında, işlenmesinde ve tasfiyesinde kuııanılan donanım.
KANALLAMA:Büyük miktardaki suyun, su düzeyini tehlikeli biçimde yükseltmeksizin iletilmesini sağlamak üzere akıntı kanallarının değiştirilmesi.
KAPALI AKİFER:Kaya katmanları arasında sıkışıp kalmış yeraltı suyu.
KAPALI SİSTEM:Dışındaki nesnelerle madde alışverişi olmayan sistem.
KARBON DÖNGÜSÜ: Karbon atomlarının fiziksel, jeolojik, kimyasal ve diğer süreçler sonucunda atmosfer, okyanuslar, yeryüzü vb. arasındaki dolaşımı.
KARBON DİOKSİT: Yeterli oksijen koşullarında fosil yakıtların yanmasıyla oluşan, atmosferde mevcut bir bileşik. Soluduğumuz oksijeni yayan klorofilli bitkiler içİn gerekli olup kendi başına zehirli değildir, ancak yoğun haldeyken boğucu olabilir.
KARBON MONOKSİT: Fosil yakıtların yeterince hava ile yanmamasından oluşan, gözle görülmeyen, tatsız, kokusuz ve son derece zehirli bir gaz.
KATI ATIK: Katı özellikleri taşıyan her türlü atık madde.
KATRAN :Ç Kömür ve odunun damıtılmasından sonra geriye kalan siyah yapışkan madde; petrol arıtımı sonucunda oluşan kalıntıyı da ifade eder.
KENT MERKEZİ:Kentin en yoğun ve genellikle merkezi iş alanının bulunduğu bölgesi.
KIRMIZI KİL: Nemli tropikal ve subtropikal bölgelere özgü, demir ve alüminyum oksitleri bakımından zengin, oldukça ince kırmızı renkli toprak.
KIYI BÖLGESİ: Köklü bitki örtüsünün ortaya çıktığı, güneş ışığının su tabanına nüfuz edebildiği yüksek düzeyde fotosentez olayına olanak veren tatlı sulardaki sığ kıyı bölgesi.
KİMYASAL İŞLEM:Zehirli, kokulu yada aşındırıcı nitelikteki gazların ve emisyonların arıtılmasında kullanılan kimyasal yöntemler.
KİMYASAL KİRLİLİK: Gaz, katı yâda sıvı haldeki kimyasal maddelerin etkisiyle havada, suda ve toprakta oluşan kirlilik.
KİRLETİCİ: Havayı, suyu, toprağı yada çevreni herhangi bir ögesini kirleten madde.
KİRLETİCİ SIZINTI: Suyun toprağa gömülü katı atıkların arasından sızarken mevcut asılı ve çözünmüş katı maddeyi ve bakterileri emerek oluşturduğu, bazan yeraltı sularına da karışabilen kirletici.
KİRLİLİK (KİRLENME): Çevrenin insan, bitki ve hayvan yaşamı açısından tehlikeli yâda potansiyel olarak tehlikeli olacak derecede kirlenmesi; bozulmayan yada dağılmayan atık materyalin çevreye bırakılması.
KİRLİLİGİN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ:Sabunun ham maddesi olan donyağını ve hayvan yeminde kullanılan, protein oranı yüksek, yağsız bir ürünü elde etmek için hayvan atıklarının pişirilmesi işlemi.
KLOR: Ağartıcı, oksitleyici etki maddesi olarak su arıtma yada mikrop giderme amacıyla kullanılan halojen eleman; zehirli bir gaz.
KLORLAMA:Mikropları giderme amacıyla içme suyu yada atık suya klor eklenmesi.
KOKU GiDERME :Uygun olmayan kokuların ve gazların giderilmesi yada önlenmesi.
KOLLEKTÖR :Gaz, sıvı ya da katılardan kirleticileri ayırıp toplayan kirlilik denetleme aygıtı.
KORUMA:] Doğal ve insanların oluşturduğu çevre kaynaklarının (madenIer, su, ormanlar, balık yatakları, vahşi yaşam vb.) tükenme ve israfa karşı ve aynı zamanda güzelliğinin bozulmaması amacıyla korunması, yönetimi ve akılcı kullanımı.
KORUMA ŞERİDİ:Toprağı rüzgâr eroz­yonundan korumak için dikilen ağaçlar ve çalılar.
KRİSTALLEŞTİRME :Sıvı atıkların arıtıl­masında atık maddeden suyu ayırmak için kullanılan yöntem.
KRİTİK ALANLAR:Bataklık ve su taşkınlarına açık alanlar gibi sıkı gelişim kontrolü gerektiren, çevresel yönden hassas yada tehlikeli alanlar. Bazen tarihsel ve arkeolojik yönden özellik taşıyan yöreleri anlatmak için de kullanılır.
KRİYOSFER:Yeryüzündeki kar ve buz çökeltilerinin bütünü.
KULLANMA SUYU: Aşırı mineral yada tuz yoğunluğu taşımayan, insan, hayvan yada bakterilerle ilgili zararlı madde birikimi içermeyen, insanların tüketmesine elverişli su.
KUM FİLTRESİ : Atık suda askıda bulunan maddeyi süzmeye yarayan kum dolu yatak.
KURAKÇIL BİTKİ : Kurak koşullarda yaşayabilen bitki.
KURŞUN : Biriken bir zehir olup küçük miktarları bile ciddi hastalıklara yâda ölüme yol açan, doğal çevrede bulunan inorganik bir eleman. Bilinen en eski su kirleticilerden biridir ve kurşun boruların su dağıtım şebekesinde kullanılmaları sonucu oluşur. Havada bulunan kurşunun büyük bölümü benzine katkı maddesi olarak konan tetraetil kurşun (TEL) bileşiğinden kaynaklanmaktadır.
KURUM : Kısmi yanmadan oluşan ince karbon parçacıkları yada yüksek karbon içeriğine sahip parçacıklar.
KÜL :Yanan maddelerin bıraktığı kalıntı.
-L-
LAGÜN: Lağım çamurunun işlenmesinde kullanılan oksitleme havuzu.
LAĞIM ÇUKURU : Konutların pis su depolama tankı.
LİKEN :Kayalarda ve ağaçlarda oluşan, sülfür dioksit gibi kirletici maddelerin varlığını gösteren suyosunu ve mantar birleşimi.
LİMNOLOJİ :Tatlı suların fiziksel, kimyasal ve biyolojik durumlarını inceleyen bilim dalı.
LİNYİT (ESMER KÖMÜR) :Düşük kalorili bir kömür cinsi.
LİTOSFER : Genellikle yer yüzeyinden yaklaşık seksen kilometre derinliğe kadar uzanan yer kabuğu katmanı.
-M-
MADENCİLİK ATIKLARI: Madencilik ça­lışmalarının sonucunda, bitki örtüsünü ve su kaynaklarını kirletici etkiye sahip materyel, özellikle kaya ve maden artıkları.
MANYETİK AYIRMA: Katı atıktaki metalleri, yeniden kullanılabilir hale getirmek için mıknatıs uygulama yoluyla ortamdan uzaklaştırma.
MEKANİK TOPLAMA: Hava, su ve toprak kirliliğinin, daha önceden işleme tabi tutulmadan mekanik toplama yöntemiyle denetlenmesi ve önlenmesi.
MERKAPTANLAR: Petrol rafinerilerindeki bir süreçte oluşan ve kostik soda ile ovularak (yıkanarak) ayrılan, keskin kötü kokulu, süIfür içeren organik bileşikler.
METALİK HURDA: İşlenen metallerin kullanılmamış ve atılan parçaları.
METAN :Bataklık topraklarda, lağım sularında ve ayrıca kömür madenierinde organik maddenin anaerobik koşullarda ayrışmasından oluşan, genellikle bataklık gazı olarak adlandırılan, doğal, renksiz gaz. Atmosferde yoğunluğunun artması "sera etkisi"ne katkıda bulunur.
METRUK ARAZİ : Terkedilmiş,kullanılmayan arazi; boş kalan arazi (nadas arazisi).
MEZOSFER : Meteoritlerin (göktaşlarının) yanıp yok olduğu sanılan, stratosferlerle termosfer arasındaki bölge.
MİKROİKLİM :Küçük bir alandaki yöresel iklim koşulları.
MİKROORGANİZMALAR : Biyolojik işle­me tabi tutma süreçlerinde aktif etki maddesi işlevi gören yâda indirgeme faaliyetine katkıda bulunan, sıvı atıklarda bulunan mikroskobik bitkiler yada hayvanlar.
MİKROPLAR : Çok küçük bitkiler ve hayvanlar; hastalığa yol açan bazıları lağım suyunda
MUTASYON: Bir genin yâda kromozomun yapı­sındaki aktarılabilir değişim.
-N-
NEKTON ORGANİZMALAR[Nekton organisms ] Deniz ekosisteminin aktif olarak yüzen mürekkepbalığı, balık ve balina gibi hayvanları.
NİKEL:Normal olarak insana zarar vermeyen, fakat sıcak karbon monoksitle tepkime ilişkisi içine girince öldürücü bir zehir oluşturan eser element. Öldürücü zehir etkisi otomobillerde yanma sırasında gerçekleşir.
NUPLEKS: Sakinlerinin sağlığı ve yaşaması için gerekli her şeyi içeren, nükleer enerji ile çalıştırılması düşünülen konut ve işyerlerinden oluşan yapay mekânlar.
NÜFUS DAĞILIMI: Topluma yöne­lik hizmet ve etkinliklerin yer seçimini ve toprak kullanım biçimlerini etkileyen, nüfusun mekansal dağılımı.
NÜKLEER ENERJİ: Özellikle elektrik üretimi için nükleer füzyon yada füzyon ile oluşturulan enerji. Nükleer enerji tesisleri, atık tasfiyesi ve kaza tehlikesi açısından kaygı kaynağıdır.
-O-
OKSİJEN ÇUKURU: Biyolojik solunum nedeniyle, çoğunlukla geceleri, sudaki çözünmüş oksijen yoğunluğundaki düşüş; açık boşaltım nedeni ile bir akarsuda ani çözünmüş oksijen düşüşü.
OKSIJEN TÜKENMESİ: Kimyasal yâda biyolojik kullanımla oksijenin giderilmesi yâda tüketilmesi.
OKSİTLEME HAVUZLARI: Atık su arıtımında birincil aşamada atığın stabilizasyonu için kullanılan, atık suyun oksijenlendiği ve arıtıldığı nispeten sığ lagünler ya da havuzlar.
OKSİTLEME İŞLEMLERİ:] Atık suda organizmaların biyolojik büyümesini hızlandıran, böylece organik içeriğini azaltan aerobik lağım suyu işleme süreçleri.
ORMAN YETİŞTİRME: Orman yetiştirme yâda mevcutların geliştirilmesi.
ORMANCILIK: Kaynaklarının en verimli kul­lanımını sağlamak amacıyla ormanların ve orman arazisinin yönetimi.
ORMANSIZLAŞTIRMA : Ağaçların ve çalı­lıkların ekilebilinir toprak kazanmak yada kereste elde etmek amacıyla yok edilmesi.
ORTAM [: çevreleyen atmosfer,  belli bir yerin çevresi.
ORTAM GÜRÜLTÜSÜ:Belli bir çevrede fondaki gürültü.
ORTAM HAVASI : çevreleyen atmosferin işgal ettiği sınırsı belli olmayan bölge; soluduğumuz hava.
OŞİNOGRAFİ :Okyanusların ve denizlerin bütün yönleriyle bilimsel yönden incelenmesi ve araştırılması.
OTOMOTİV EMİSYONLAR : Taşıt­lardan kaynaklanan kirlilik: Yakıt deposu veya karbüratörlerden oluşan buharlaşma, krank karteri kaçağı ve egzoz borusu emisyonları.
OZON : Oksijenden geçen elektrik boşaltımı ve radyasyonla oluşan, oksijenin tepkimeci, zehirli biçimi. Solunan atmosferde tahriş edici olabilir, stratosfer de ise mor ötesi ışınları süzdüğü için gereklidir.
OZON TABAKASI : Zararlı morötesi radyasyonu süzen, ozon içeren üst atmosfer katmanı. CFC türünden kimyasal maddelerin atmosfere bırakılması sonucunda ozon tabakasının ­zayıfladığı, bunun ise cilt kanserinde artışa yol açacağı hesaplanmaktadır.
OZONOSFER : Yeryüzünün 20-50 kilometre üzerindeki ozon içeren atmosfer katmanı (stratosferin bir bölümü).
-Ö-
ÖĞÜTME:Katı atıkları küçük parçacıklara indir­geme işlemi.
ÖRNEKLEME:Kirli hava, su, vb. den alınan örneklerin incelenmesi; örneklerin toplanmasını da ifade eder.
ÖRTÜ MALZEMESİ: Katı atıkların dökülüp bırakıldığı çukurlarda, çukurların üzerini örtmekte kullanılan toprak.
-P-
PAKET ARITMA TESİSİ: Prefabrik, taşınabilir, lağım suyu işleme tesisi.
PAS TEMİZLEME : Oksitleyiciler yâda diğer aşındırıcı maddelere maruz kalmış bir yüzeyde aşınmanın durdurulması amacıyla tabakalar halindeki pasın sökülmesi işlemi.
PETROL KİRLILİĞİ: Petrolün taşınması yâda çıkarılması sırasında büyük ölçüde dökülme yâda sızma sonucunda kıyı sularının ve kıyı bölgelerinin petrolle kirlenmesi. Bu tür kirlenme kuş ölümlerine, deniz kabuklularının kirlenmesine ve kıyı bölgelerinin bozulmasına yol açar.
PETROL SIZINTISI: Gemilerin limanlardaki faaliyetlerinin yol açtığı, su yüzeyindeki nispeten küçük miktarlardaki petrol.
PEYZAJ DÜZENLEMESİ: Bitki örtüsünü, diğer doğal yâda insan yapımı öğeleri düzenleyerek doğal peyzajı insanların kullanması amacıyla başkalaştırma sanatı ve işİ.
PLANKTON: Deniz, ırmak, gölet ve göl sularında yaşayan ve akıntılarla taşınan çok küçük boyutlarda hayvanlar ve bitkiler.
-R-
RADYASYON : Elektromanyetik dalgalar yâda parçacıklar biçimindeki enerji emisyonu (yayımı) yada aktarımı.
RADYASYON TEHLİKESİ : Radyoaktif maddelerin yaydıkları parçacıkların ve ışınların yol açtığı tehlike; büyük dozlar hızlı ölüme neden olur, buna karşılık düşük düzeyde radyasyona maruz kalınması, kanser riskinde artışa yol açar.
RADYOAKTİF ATIK :Nükleer reaktör işlemlerinden yâda tıpta araştırma, askeri ve sınai etkinlikler gibi kaynaklardan üretilen atık.
RADYOAKTİF SERPİNTİ : Radyoaktif parçacıkların yer yüzeyine inmesi; yâda radyoaktif parçacıkların kendisi.
RÖNTGEN :Radyasyona maruz kalma birimi.
RÜZGÂR DİZİLERİ :Rüzgârın doğal etkisiyle havalanma sağlamak için, alanlar üzerine sıralar halinde yayılmış katı atık kümeleri.
RÜZGÂR ENERJİSİ : Yel değirmenlerinde ve rüzgâr jeneratörlerinde olduğu gibi, rüzgâr gücü kullanılarak enerji üretimi.
RÜZGÂR PROFİLİ : Rüzgâr hızındaki değişimlerin, yüksekliğin ve mesafenin bir fonksiyonu olarak, grafik halinde gösterilmesi.
RÜZGÂR TÜNELİ : Havanın düzgün bir hızla geçebileceği kanal; hava akımı modellerinin araştırılmasında kullanılır.
RÜZGARÖLÇER : Rüzgâr hızını ölçmeye yarayan aygıt.
SABİT GAZ:] Özellikle petrol tankerlerinde boş yerleri doldurmak için kullanılan, olağan koşullarda başka maddelerle tepkime ilişkisi içine girmeyen buhar.
-S-
SABİT KAYNAK:Sabit konumdaki hava kirliliği kaynağı. Örnek: Enerji santralleri yâda atık yakma tesisleri.
SAĞLIK: Sağlık Örgütü'nün tanımıyla, "sadece hastalık yâda sakatlığın yokluğu değil; fıziksel, zihinsel ve toplumsal yönden tam bir iyilik hal”idir.
SAĞLIĞA DOKUNAN:Zararlı.
SAĞLIK MÜHENDİSLİĞİ[Sanitary engineering] Su sağ­lanması, kanalizasyon ve katı atık sistemleri, sağlık koruma ve gıdaların işlenmesi, kemirgen ve böcek denetimi ve radyasyon denetimi gibi konuları içeren bir mühendislik dalı.
SANAYİ ALANI:Sanayileri barındırmak amacıyla ve sanayi parkı kullanımına yönelik olarak planlanmış, bir kentin içindeki yada yöresindeki alan. Sanayi alanı hava ve su kirliliğinin, gürültü kirlenmesinin ve atık tasfiyesinin denetimiyle ilgili çevre kurallarına tabidir.
SARNIÇ :Yeraltında yâda kapalı (örtülü) durumda bulunan, insan yapısı su depolama tesisi.
SERA ETKİSİ: Başta karbon dioksit olmak üzere bazı atmosferik gazlar sera camının etkisini andırır bir etkiye sahiptir; ışığı geçirir ama ısıyı içerde tutar ve ısı artışına yol açar. Atmosfer ile yer arasındaki ısı dengesi, sanayileşmedeki ve fosil yakıtların yanmasındaki artıştan kaynaklanan atmosferik karbon dioksİt artışlarından etkilenir; bu ise atmosferdeki ortalama ısıyı yükseltir. Bu gelişmenin, buzulların erimesi ve okyanusun yükselmesi gibi geniş kapsamlı sonuçlar doğuran iklim değişmelerine yol açmasından korkulmaktadır.
SES BASINÇ DÜZEYİ: Desibel (dB) olarak ölçülen ses yoğunluğu.
SİS: Atmosferde asılı durumdaki görülebilir nem. Görüşün 1000 metrenin altına düştüğü atmosfer olayı.
SİYAH DUMAN: Kömürün yanmasından yâda herhangi bir başka fosil yakıtın yanmasından oluşan duman.
SİYANÜR: Hidrosiyanik asidin son derece zararlı tuzları. Siyanür içeren endüstriyel atık su, su kirliliğine önemli katkıda bulunur.
SOĞUTMA HAVUZU: Nükleer reaktörden yayılan yakıt elemanlarının depolandığı ve kısa ömürlü fizyon ürünlerinin parçalanmasına olanak veren büyük su tankı.
SOĞUTMA KULESİ: Termik santrallerde veya endüstride kullanılan soğutma suyunun işlem sonrası ısısını almak için kullanılan yapı. Burada soğutma işleminden sonra ısınan soğutma suyu kulenin tepesindeki difüzörlerden aşağıya püskürtülerek ısının kulenin altından üflenen havaya geçmesi sağlanır.
STABİLİZASYON: Atıklardaki aktif organik maddenin nötr materyale dönüşmesi.
STRATOSFER :Troposfer üzerinde uzanan ve çok düşük nemlilik koşullarına sahip üst atmosfer katmanı. Atmosferin 15-50 km. yükseklik arasındaki tabakası.
SU ARITMA: Çökeltme, pıhtılaştırma, filtrasyon, dezenfeksiyon, yumuşatma ve havalandırma gibi, sudaki zararlı maddeleri giderici ve suyu kullanılır veya içilir hale getirici işlemler.
SU EKOSİSTEMİ: Kara (tatlı su) ve deniz (okyanus) ile ilgili su ekosistemleri.
SU KALİTESİ STANDARTLARI:Konutların kullanması, sulama, balık üretimi, endüstriyel kullanım yâda enerji üretimi gibi belirli amaçlarla kullanılacak su ile ilgili olarak uyulması gereken kurallar ve sınırlar.
SU KAYBI: Terleme yoluyla bitkilerden ve çeşitli şekillerde yerin yüzeyinden buharlaşan toplam su miktarı.
SU KAYNAKLARI YÖNETİMİ: Su kaynaklarının sağlanması, kullanılması, korunması ve dağıtımı gibi etkinlikleri içeren yönetim.
SU KİRLİLİĞİ: Suyun yararlı kullanımını etkileyecek miktarlarda kimyasal, fiziksel yâda biyolojik maddelerin katılmasıyla kalitesinin bozulması. Su kirlenmesinin en yaygın kaynakları; yetersiz evsel atık su arıtma tesisleri, endüstriyel atıkların boşaltılması, yüzeysel akış, madencilik faaliyetleri ve sulamadır.
SU :Konutların, sanayinin ve tarımın tükettiği su miktarının azaltılmasına yönelik programlar ve yöntemler. Uygulama örnekleri genellikle yüzeysel akışın yeniden kullanılması, rezervuarlardaki buharlaşmanın azaltılması ve yeniden işlenmiş suyun endüstriyel amaçlarla kullanılması gibi alanlarda görülür. Çifte boru tesisatı sisteminin, gelecek yıllarda, suyun yeniden işlenme yüzdesinin artması sonucunu doğurması beklenmektedir.
SU SERTLİĞİ:Suda kalsiyum karbonat ve diğer kimyasal maddelerin bulunmasından kaynaklanan su sertliği köpürmeyi önler ve su üzerinde birikinti oluşmasına yol açar. Su, kireç ve soda külü ile işleme tabi tutularak ve filtre edilerek yâda gözenekli bir katyondan geçirilerek yumuşatılabilir.
SU STERİLİZASYONU: Arıtmadan sonra içme suyuna uygulanan işlem.
SU TOPLAMA: Hidroelektrik enerji üretimi, içme suyu sağlanması yâda sulama gibi amaçlarla su toplanması ve depolanması.
SU TOPLAMA HAVZASI (DRENAJ HAVZASI): Yağış sularının belirli bir çıkışa doğru sürekli olarak akmasını sağlayan arazi parçası.
SU TUTMA HAVZASI: Yağış sularını alıp toplayan drenaj havzası.
SU YUMUŞATIClLARI: Suyu iyon-değişimi işlemiyle yumuşatan mineral bileşikler.
SULAK ALANLAR:Doymuş toprak koşulları gerektiren bitki örtüsünü yâda su yaşamını besleyecek yeterli yerüstü yâda yeraltı sularına sahip, turbalık ve bataklık gibi alanlar; birçok balık ve su kuşu türü için yetişme ortamı sağlayan önemli vahşi yaşam ortamları.
SUYLA TAŞINAN HASTALIKLAR: Genellikle kirlilik bulaşmış suyla taşınan kolera, tifo, çiçek, dizanteri, mide ve bağırsak iltihabı, hepatit gibi salgın hastalıklar.
SUYUN SIZMASI: Suyun kayalardan yâda topraktan aşağılara doğru sızarak (süzülerek) inmesi.
SUYUN TEKRAR KULLANIMI: Atık suyun arıtımdan sonra alıcı ortama deşarj edilmeyip özellikle sulama amacıyla kullanılması.
SUYUN TEMİZLENMESİ: İçme suyu üretmek için gerekli yöntemlerin bir parçası olarak filtrasyon, kimyasal işlemler, damıtma yâda dondurma işlemleri yoluyla suyun işleme tabi tutulması.
SÜLFÜR (KÜKÜRT): Çok çeşitli ticari ve tıbbi kullanım alanlarına sahip, metalik olmayan eleman.
SÜLFÜR (KÜKÜRT) DÖNGÜSÜ: Kükürt içeren bileşiklerin biyosfer, hidrosfer, atmosfer ve litosferdeki çevrimi.
SÜLFÜRİK ASİT:Saf haldeyken renksiz durumdaki koyu yağlı sıvı. En yaygın kullanılan, son derece zehirli ve aşındırıcı bir endüstriyel kimyasal maddedir.
-T-
TAHRİŞ EDİCİ:Gözlerde rahatsızlığa yâda ciltte kaşıntıya yol açan, havayla taşınan kirletici.
TAKSONOMİ:Organizmaları sınıflandırma bilimi.
TARIMSAL KiRLİLİK: Tarımsal faa­liyet sonucu oluşan sıvı ve katı atıklar.
TARIMSAL (EKO)SİSTEM: Tarımsal faaliyetlerle çevreleri arasındaki ilişki.
TARİHİ KORUMA:Gelecek kuşaklara yönelik olarak tarihsel varlıkların saptanması, değerlendirilmesi, korunması, bakımı, restorasyonu ve yeniden kurulması.
TASFİYE: Bir maddenin tasfiyesi yâda işleme uğratılması süreci. Atık tasfiyesi, atık suyunun işleme tabi tutulması ve katı atıkların işlenmesini ifade eder.
TAŞIMA KAPASİTESİ: Bir sistemin çevre niteliği bozulmadan nüfusta meydana gelen artışı kaldırma konusundaki azami yeteneği.
TAŞYICI :Hastalık, parazit yada enfeksiyon taşıyan organizma.
TAŞKIN: Toprağın geçici olarak bir akarsu yâda çok miktarda yağmur veya diğer nedenlerle oluşan büyük su kütlelerinin baskınına uğraması.
TAŞKIN ALANI:Bir taşkın kaynağının bitişiğinde olup vadi tabanını oluşturan ve genellikle taşkına uğrayan arazi.
TATLI SU KAYNAKLARI: göller, pınarlar, çaylar, ırmaklar, dereler, vb. Göletler,

TEHLİKELİ ATIKLAR: Gereğince yönetilmediği takdirde insan sağlığı ve çevre için tehlike oluşturan, hastalığa yâda ölüme yol açabilen maddeler içeren atıklar. Özellikle hidrokarbonlar gibi tutuşabilir atıklar, asitler ve alkaliler gibi aşındırıcı atıklar, kendiliğinden tepkimeye yatkın reaktif atıklar, tarım ilaçları, arsenik bileşikleri, radyoaktif bileşikler, kadmiyum bileşikleri vb.